22 Mart 2016 Salı

yaran olaylar

bir arkadaş anlattı geçenlerde. bu arkadaşın bir arkadaşının (niye bu kadar uzattım amk. çünkü şehir efsanesi gibi olay. sonra bi yerden yaa ben bunu duymuştum öyle değil tam derlerse valla ben bana anlatanın yalancısıyım diye çekilirim aradan) abisi karayollarında şoför olarak uzun bir dönem çalışıyor, emekli oluyor yıllar sonra.

adamcağızın çalışmaya ihtiyacı da var, gidiyor bir otobüs firmasında kaptan şoför olarak işe başlıyor ve bodrum-istanbul arası seferlerde şoförlük yapıyor.
bu seferlerden birinde bodrum’ da yolculardan biri olan 60’lı yaşlarda kokoş bir teyze elinde kedi kafesiyle geliyor, “kedimi bagaja koyabilir miyiz?” diyor muavine. muavin de kaptana soruyor. kaptan da “koy tabi olm naapıcaz başka” diyor. kafesi bagaja koyup yola çıkıyorlar.

biraz gittikten sonra söke’de çöp şişçilerde mola veriyorlar. ihtiyaç şu bu derken yemeğe oturuyorlar. yemek yerken kaptanın aklına kedi geliyor. muavine diyor ki, “olm hava sıcak, git aç şu bagajı, hayvan azıcık nefes alsın”.

muavin kalkıyor gidiyo bagajı açıyo, kafesi kontrol ediyo gördüklerinden beti benzi atmış bir şekilde koştur koştur kaptanın yanına geliyor. nefes nefese,

-mahmut abi bişey diycem.
+nooldu lan.
+kedi ölmüş.
+olm nasıl ölüyor lan kedi.
-abi valla ölmüş. açtım baktım kafesi nefes almıyor hayvan. herhalde havasızlıktan öldü abi.
tabi bizim muavin de çiçeği burnunda kaptan da yusuf yusuf etmeye başlıyorlar. “kadın kokoş, şimdi desek kedin ölmüş kıyameti koparır nasıl söyliycez lan” diye muavine çıkışıyor. ikisi de birer sigara yakıp düşünmeye başlıyorlar kara kara. az biraz sonra muavinin aklına dahiyane bir fikir geliyor.

-abi bişey diycem.
+ne?
-abi etraf kedi dolu. onunkine benzer bi tane alıp koyalım kafese. zaten nerden anlayacak. inerken alır kafesi gider. iş işten geçer. diyor

olurdu olmazdı olurdu olmazdı sonunda pek kaptanın aklına yatmasa da yapacak bişey yok. adam işe yeni girmiş. tırsıyo da biraz. “tamam, git bul bitane benzerini” diyo.
muavin arayıp tarayıp sonunda çöp şişçilerin müdavimi ve ölen kediye benzeyen bir taneyi gözüne kestiriyor, ardından da tam 15 dk. kedinin peşinden koşuyor, güç bela yakalıyor kediyi. kafesteki ölü kediyi alıyor orada bir yerde çöpe atıyorlar. yerine de bu kediyi yerleştiriyorlar. hiçbir şey olmamış gibi yola devam ediyorlar ama kadın “kedimi özledim ben bi bakıyım” demesin diye hatim indiriyorlar yol boyunca.
saatler geçip de kadından ses çıkmayınca bir nebze rahatlıyorlar. geliyorlar istanbul’a.

terminale gelince açıyor muavin bagaj bölmesini. herkesin bagajını tek tek veriyor. sıra bu teyzenin bagajına geliyor. muavin hiçbir şey olmamış gibi aklı sıra renk vermeyecek, kadının yüzüne bile bakmadan veriyor bavuluyla kafesini. tam o sırada kadından bir çığlık.

-aaaa bu neee? diyo kafese bakarak.
+kafesiniz işte hanfendi. diyo.
-saçmalamayın bu benim kedim değil diyo kadın bağıra bağıra.
+ya bi tane siz kedi verdiniz. kiminkiyle karışacak sizin kediniz işte. diyo muavin.
-kardeşim benim kedim ölüydü, bu canlı. diye muavinin üzerine yürüyor.

meğer teyzenin kedisi bodrumda ölmüş. o da evinin bahçesine gömmek için istanbul’a götürüyormuş. muavin koştur koştur kaptana geliyor anlatıyor olanları, kaptan da gidiyor kadının yanına bütün olanları anlatıyor mahçupca.
neyse ki kadın hayvan sever biri,olay çıkartmıyor, “bunu besleyeyim ben artık” deyip üzüle üzüle 
gidiyo evine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder